ÖNCE “ANNE”

Diğer kültürlerde bu kadar belirgin fark görülmeyebilir ama Türk kültüründeki ailelerde, oailenin annesi ne kadar iyi olursa, ailenin diğer bireyleri de bir o kadar iyi oluyorlar. “İYİ” kavramını biraz açacak olursakannenin hem psikolojik hem fiziksel olarak sağlıklı kalabilmesinden bahsediyorum.

Öncelikle şunu söylemeliyim ülkemiz şartlarında kadına yüklenen misyon oldukça fazladır. Fakat en ağırı da çocukla ilgili birproblem çıktığında annenin suçlanmasıdır. Bu suçlanma olasılığına karşı ise onlar fark etmeden olmaması gereken bir şey yapmayabaşlıyorlar. “Mükemmel anne olma” çabası. Oysa ki çocuklar mükemmel anneye değil de güven veren anneye ihtiyaç duyarlar.

 

Ya başkaları tarafından, ya da kendi yetiştirilme tarzından kaynaklı olarak mükemmel anne olabilmenin yollarını daha hamileyken aramaya başlıyorlar. Halbuki size ait olmayan mükemmel anne figürünü temsil etmek hem çocuk üzerinde yapmacık bir etki yaratıyor hem de olması zor biri olmaya çalışma durumu psikolojik anlamda anneleri çok fazla yoruyor. Bu da ileride değersizlik, yetersizlik hisleriyle beraber kronik depresyonlara, kaygı bozuklukları, panik atak gibi çeşitli tablolara yol açabiliyor.

 

Bilseler ki suçlanmayacaklar, o zaman kendi çocuklarının sorumluluklarını daha rahat alır ve onlara da kendilerine de hata yapma şansı sunarlar. Böylece daha sağlıklı çocukları daha az stres ve zahmetle yetiştirebilirler.

Kendini huzursuz, güvensiz, mutsuz ve yorgun hisseden anneler çocuklara yeterince güven duygusu veremezler. Genelde annelerin böyle durumlarda seçtikleri yol çocuklara belli etmemeye çalışmaktır. Fakat atladığımız şey şu; biz ne kadar iyi rol yaparsak yapalım çocuklar duygu durumumuzu anlar ve bundan etkilenirler. Sürekli huzursuz olan bir annenin çocuğu ise güven duygusunda yoksun olarak büyüyecektir. 

Benim annelere tavsiyem şu yöndedir;

Kendi zevkinize uygun aktiviteler yapmayı asla bırakmamalısınız. Gün içerisinde yarım saatte olsa kendinize ayırdığınız bir zaman dilimi mutlaka olmalıdır. Bunun yanı sıra uyku düzeninizin ve yeme düzeninizin sağlıklı olduğuna emin olun. Çünkü bu tarz etkenler psikolojik olumsuzlukları etkileyen faktörlerin arasındadır. Sağlık kontrolünüzü ise asla ihmal etmemelisiniz.

Çevrenizde size karşı anlayışsız insanlar var ise onlarla konuşun. Eğer gelişmeye yatkın bireyler ise hayatı kolaylaştırmak adına çözümler aranabilir. Yoksa o insanlardan kurtulun! Mükemmel insan da yoktur. Etrafınızda sizi olduğu gibi kabul edebilecek, çabalarınızı takdir edecek ve size başarı hissini verecek insanlara yer verin.

Mükemmeli yakalamaya çalışmak sadece sizin yorulmanıza sebep olacaktır. Bırakın çocuklarınız etrafını keşfetsin. Hata yapsın ve siz bazı durumlarda hatanın sonrasında  yanlarında olun ve onlara doğruyu ve olması gerekeni gösterin.

Sınırlarınızı iyi çizin, gerektiğinde istikrarlı hayır cevabı vermeyi deneyin. 

Eğer kendinizi yeterince iyi hissetmediğiniz durumlar var ise, uzun zamandır çözemediğiniz ya da birkaç günlük bir meseleniz var sizi huzursuz, rahatsız eden, O zaman önce durun. Unutmayın evin annesi iyi olmazsa kimse iyi olamaz! Derin bir nefes alın ve kendiniz için iyi gelecek ne varsa önce onu yapın. Belki bir nefes egzersizi yeterli olacaktır, belki de halletmeniz gereken daha köklü problemler vardır. Ama ana fikir şu; önce evin annesi iyi olmalı. Unutmayın!

Yazar Hakkında

Psk.İrem GÜNGÖR

Ankara doğumlu İrem Güngör, Bilkent Üniversitesi psikoloji bölümü mezunu. Halen Ege Üniversitesi “Madde Bağımlılığı” hakkında yüksek lisans yaparken, İzmir psikoloji merkezinde danışanlarına profesyonel destek vermektedir. Aile danışmanlığı, cinsel terapi, Wisc-4, oyun ve şema terapi konularında aldığı uzmanlık sertifikalarının yanı sıra çocuk ve ergen psikolojisi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozukluğu ve iletişim problemleri ile ilgili çalışmalarına ve eğitimlerine devam etmekte, danışanlarına bu konularda da destek vermektedir.