Kitle iletişim araçlarındaki tehditler

Hadi samimi olalım, bırakalım “bizim evde hiç TV açılmaz!” sözlerini. Hepimizin tutkuyla takip ettiği diziler yok mu sanki ? Mesela “Vatanım Sensin”, mesela “Kadın”, “Game of Thrones”…Ama hep aynı şey olmuyor mu: kendimizi buluyoruz, belki başrolde, belki acılarda.. Satır aralarındaki mesajları okuyup, benzer hatalar için pişmanlıklarımızı hatırlamıyor muyuz ? Bazen de “ben de yapabilirim, neden ben olmayayım ki? “ diye hiç olamadığımız kadar cesur oluyoruz.

Peki neden bunları anlatıyorum ki şimdi size ? Bu yazının sonu nereye gidecek?

Hemen konuya giriyorum. Kitle iletişim araçlarının bizleri nasıl etkilediğine vurgu yapmak istiyorum aslında! Bir düşünün, yetişkin bir kişi olarak o izlediğimiz filmler, diziler bizi nasıl etkiliyor.

Peki henüz muhakeme konusunda daha gelişmemiş çocuklarımız için durum nasıl sizce?

Eğitlence ekibi olarak 2017 yılında inanılmaz hasılat rekorları kıran “Patron Bebek” filmini bu bakış açısı ile değerlendirdik. Sonuçlar çok şaşırtıcı.. Şöyle ki ;

Bisiklet ile kaçış sahnesinde : “Kırmızı ışık mı? Boş ver şimdi, sakın durma, cezası neyse parasını öderiz” diyen ve cebinden dolarlar fırlatan bir patron bebek

Uçaktaki Business bölümüne geçerken: “Aaaa burası da ne böyle?” diye şaşıran büyük kardeşe, “1. Sınıf, buradaki her şey bizim için, en güzeli de fakirlerin buraya girememesi ve her şeyin bizim olması” diye cevap veren patron bebek,

Bebeklerin bir fabrikada üretildiği ana fikrini işleyen bir kurgu, Yavru köpeklerin daha çok sevildiğini düşünen ve onlarla savaşan bebekler, Kardeşi olunca ilgiyi kaybeden büyük kardeşin ebeveynlerini paylaşmamak için kardeşinden kurtulma mücadelesi…

Evet harika bir animasyon, muhteşem bir prodüksiyon ama satır aralarında inanılmaz kötü mesajların verildiği bir film aslında. Ebeveynler olarak sınıf arkadaşları ile yapılan bir organizasyonda sırf bu kadar duyarlı olduğunuz için çocuğunuza engel olmanızı ya da çocuğunuzu toplumun genelinin bu kadar odağında olan bir konudan mahrum bırakmanızı tavsiye etmiyoruz.

Ama dikkatli ebeveynler olarak belki bu tehlikeli etkiyi şu şekilde minimize edebilir ya da kontrol altında tutabiliriz: Filmden sonra çocuğunuzla birlikte film hakkında kritikler yapabilirsiniz. Örneğin ona en çok komik olan bölüm hakkında ya da en sevdiği bölüm hakkında sorular sorabilir, aklında kalanlar hakkında fikir edinebilirsiniz. Unutmayın çocuklarımız televizyonda, tabletlerinde ya da sinemada izledikleri her şeyden bir şeyler öğreniyor olacaklar. Amacımız bu kazanımı faydalı hale getirmek. Hatta siz de yanlış bulduğunuz mesajların ya da davranışların doğruları üzerinde sohbet ederek doğru mesajları ona hemen verebilir ve algısını değiştirebilirsiniz.

“Biliyor musun, kardeşler olsa da Anne babalar tüm çocuklarını aynı derecede önemser ve severler.. Sadece bebekken biraz daha fazla ilgilenmek gerekebilir..” gibi sade ve onun anlayabileceği açıklamalar ile yanlış mesajları doğruya çevirebilirsiniz.

Kırmızı ışıkta geçmenin çok büyük bir hata olduğunu, sorunların her zaman parayla çözülemeyeceğini izah edebilirsiniz…

Sevgili anne babalar, bu makalemizde bizler kitle iletişim araçlarının özellikle çocuklarımız üzerinde ne kadar etkili olduğunu size hatırlatmak ve bu konuda hedef kitlesi çocuklar olan dev yapımların bile dikkatle incelenmesi gerektiğini gözler önüne sermek istedik.

Her şey daha mutlu çocuklar ve daha mutlu yarınlar için. Sevgiyle kalın Eğitlence

Yazar Hakkında

Eğitlence

Eğitlence ekibi özellikle okul öncesindeki çocuklarımızı teknolojinin zararlı etkilerinden koruyabilmek için bir araya gelmiş profesyonel ve gönüllülerden oluşmaktadır. Ekip içinde çocuk gelişim uzmanları, pedagoglar, akademisyenler, grafikerler ve tecrübeli anne babalar yer almaktadır.