Cinsel Kimlik

Bu yazımızda “çocuklarda cinsel kimlik ne zaman ve nasıl oluşur?”. Bu süreçte ebeveynler olarak ne yapmalıyız ya da neleri yapmamalıyız gibi sorularımıza cevap bulacağız.En baştan başlamak gerekirse kız ve erkek çocukları arasında üç yaşına kadar cinsel kimlik ve gelişim açısından neredeyse hiç fark gözlenmez.

Ufak tefek fiziki büyüme farklılıkları olsa da ciddi bir çizgiyle ayırabileceğimiz bir durum ortada yoktur. Üç yaşından son çocuklar kadınsı ve erkeksi rollere bürünmeye başlarlar. Yani genetik ve biyolojik etkilerin yanı sıra çocuklar kendi kimliklerini tanımaya başlarlar. Ancak yapılan araştırmalara göre cinsel kimlik gelişiminin hangi ölçüde genetik ya da biyolojik etkilere dayandığı tam olarak belirlenememiştir. Bu konuda her uzman farklı bir görüşe sahip olabilir. Bu nedenle biz en iyi bildiklerimizden bahsederek sizlere yardımcı olmak istiyoruz.

Eğer çevrenizde 3-5 yaş aralığında bir erkek çocuk varsa anlattığı hikayelerde dinlediğiniz şey şudur; annesi ile evlenecektir, baba hikayelerde yoktur, uzaklaştırılmıştır ya da dolaylı yoldan anlatımlarında annesi ile bir ilişki içerisindedir. Kız çocukları için ise baba ön plandadır ve anneyi uzaklaştırmanın yolları aranmaktadır. Bu nedenle de oedipal dönem dediğimiz bu süreçte kız çocuklar anneye benzeyerek babayı elde etme, erkekler ise de babaya benzeyip anneyi elde etme çabası içerisindedirler. Aslında oedipal dönem cinsel kimliğin gelişimi açısından çok önemlidir. Örneğin erkek çocuk anneye evlenme teklif edebilir ya da duygularını dile getirebilir. Bu durumda doğru davranış şu olmalıdır: anne oğluna sevgisini göstererek eğilip onu yanaklarından öpmeli, uygun bir dille annesi olduğunu anlatmalı ve bundan sonrada hep öyle olacağını mutlaka belirtmelidir. Devamında ise onu çok sevdiğini ve sevgisinin bir anne sevgisi olduğunu detayları ile vurgulamalıdır. Aynı yaklaşım baba-kız ilişkisi için de geçerlidir.

Uyku problemi ya da çocuklarla anne baba ile uyuma isteğinin sonucu ortaya çıkan cinsel gelişim problemleri de en çok yaşanan sorunlar arasındadır. Çocuğunuzla bazı sabahlar yatakta birkaç dakikalık güzel ve eğlenceli vakit geçirmenin hiçbir sakıncası yoktur. Fakat bu kısa anların dışında çocuk korktuğunda, uyuyamadığında veya anne-babayla yatma isteği duyduğunda oluşan uzun soluklu alışkanlıklar 7-8 yaşından itibaren tehlikeli bir boyut kazanmaya başlar. Özellikle erkek çocuklarında anneyle uyuma girişimi çocuğun uyarılmasına sebep olabilir ve sonrasında bitmeyen bir pişmanlık duygusu ile karşı karşıya kalmanıza sebep olabilir. Bu durum daha seyrek olsa da kız çocuklarının babayla uyuma durumunda da gözlemlenebilir. Bu nedenle bebeklik döneminden itibaren çocuğun yatağının belirlenmesi ve ona tek başına uyuyabilme yetisi öğretilmeye başlanmalıdır. Tek başına uyuyabilen bir çocuğun yeterlilik duygusu ilerideki hayatında ona özgüven olarak da değer yaratacaktır.

Eyvah çocuğum eşcinsel mi olacak? Endişelenmeyin! Bizim aile kültürümüzde çocukları genellikle anneler yalnız büyütmektedir. Bu durum kız çocukları için fazla problem teşkil etmese de erkek çocukları için annesi gibi makyaj yapma, annenin topuklu ayakkabılarını deneme gibi feminen davranışları merak edip sergileyebilirler. Paniğe kapılmayın çünkü bu normaldir ve genellikle zamanla ortadan kaybolabilir. Bu noktada almanız gereken tek önlem anne-babanın çocukla geçirdiği zamanları düzenlemektir. Bu nedenle çalışan anne ve babaların eve geldiklerinde ayırabildikleri kadar kaliteli zamanı çocuklarına ayırmalarını önemle tavsiye edilmektedir.

Peki ya kız ve erkek çocuklarına yüklediğimiz misyonlar çocuklarımızı nasıl etkiliyor? Erkek egemen toplumlarda kız çocukları “narin, kibar, sevecen ve itaatkâr” gibi; erkek çocukları ise “güçlü, aslan, kaplan veya yenilmez” gibi sıfatlarla yetiştiriliyor. Tahmin edersiniz ki bu tarz kişiye ait olmayan misyonlar ileride çocukların onlara yüklenen roller ve kendi olmak istedikleri arasında sıkışıp kalmasına sebep olabiliyor. Neyse ki günümüzde hem kız hem erkek çocukları özgüven ve başarı odaklı büyütülmeye çalışılıyor ve bu durum hızla yayılıyor. Benzer şekilde bazı ailelerde kız ve erkek çocukları eşlerce paylaşılabiliyor. Anneler kızlarını eğitmekle babalar ise oğullarını eğitmekle yükümlü ya da sorumlu oluyorlar. Bu doğru bir davranış değildir ve bu duruma son verilmelidir. Kız çocukların babalarından, erkek çocukların da annelerinden edineceği bilgi ve bakış açıları vardır. Bu bakış açıları ilerideki haytalarında iletişim becerileri açısından önem teşkil etmektedir. Ayrıca hem çocuk yaşlarda hem de ilerideki dönemlerde kendi ilişkilerini sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmeleri için de çocukların anne ve babalarıyla birlikte ortak büyütülmeleri gerekmektedir. 

Yazar Hakkında

Psk.İrem GÜNGÖR

Ankara doğumlu İrem Güngör, Bilkent Üniversitesi psikoloji bölümü mezunu. Halen Ege Üniversitesi “Madde Bağımlılığı” hakkında yüksek lisans yaparken, İzmir psikoloji merkezinde danışanlarına profesyonel destek vermektedir. Aile danışmanlığı, cinsel terapi, Wisc-4, oyun ve şema terapi konularında aldığı uzmanlık sertifikalarının yanı sıra çocuk ve ergen psikolojisi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozukluğu ve iletişim problemleri ile ilgili çalışmalarına ve eğitimlerine devam etmekte, danışanlarına bu konularda da destek vermektedir.